Araştırmacı Basil Sultan SANA’ya: Depremleri Tahmin Etmek Çok Zor… Bunun İçin Gelecekte Umut Verici Bir Yöntem Var

ŞAM -Radyolojik fizik ve uzay bilimleri uzmanı araştırmacı Basil Sultan, depremleri tahmin etmenin çok zor olduğunu, çünkü oluşum mekanizmasının tektonik plakaların birbirine hareketine bağlı olduğunu belirtti.

Sultan SANA’ya verdiği röportajda: “Tektonik levhaların hareketi genel olarak yavaştır ve her yıl 0,5 ila 10 cm arasında değişir. Gerilmiş kaya katmanları kırıldığında veya aniden kaydığında salınan tutma “gerilmeleri” üretilir. Bu, onlarca yıllık enerji toplamanın ardından olabilir” dedi.

Sultan, bir depremin oluşmasını kontrol eden şeyin bu kayaların kalitesi ve temas noktaları olduğunu, ancak kaya tabakasının derinliğinin 100 km’yi bulması nedeniyle pek bilmediğimizi açıkladı.

Araştırmacı Sultan, depremlerin yapay zeka veya yazılım gibi modern teknolojilerle tahmin edilebileceğine ilişkin olarak, tahmin mekanizmasını anlamak için depremin zaman içinde ardışık dalgalardan oluştuğunu bilmemiz gerektiğini belirtti.

Sultan, birincil dalganın çok hızlı bir dalga olduğunu ve fiziksel olarak boylamasına “sıkıştırma ve seyrelme dalgası” olarak tanımlandığını, ardından birincil dalgadan daha az hızlı olan ve fiziksel olarak enine dalga “kayma dalgası” olarak tanımlanan ikincil dalganın geldiğini, ardından da en büyük yıkıma neden olan ve “Löf dalgası” ve “Rali dalgası” olmak üzere iki temel tipten oluşan yüzey dalgası gelir, dedi.

Araştırmacı, “Önceki tekniklerden farklı olarak fayların yakınında plakaların hareketinden kaynaklanan hiçbir ses dalgasını ihmal etmeden tüm ses ve sismik dalgaları aynı anda analiz etme yeteneği ile kaydetmek ve analiz etmek için belirli sesleri seçen, karakterize edilen geleceği tahmin etmek için umut verici bir yöntem var” dedi.

Sultan; “Araştırmacılar, levhaların yavaş kayması sırasında yayılan ses dalgalarının, maruz kaldıkları basınç durumu ve çatlamadan önce kalan süre ve depremin meydana gelmesi ile yakından ilişkili olduğunu keşfettiler” diyerek, deneyin ilk yarısında, algoritmanın ses sinyali ile çatlağın maruz kaldığı gerilim ve çökmeden önce kalan süre arasındaki ilişkiyi tanıdığına dikkat çekterek, araştırmacıların, bu yöntemin depremin oluşması için kalan süreyi yüzde onu geçmeyen bir hata payı ile belirleyebileceğine ve oluşma anı yaklaştıkça yüzde 2,5’a kadar küçülebileceğine inandıklarını belirtti.

Sultan, depremden sonra devam eden sarsıntılarla ilgili olarak, artçı sarsıntıların doğal olduğunu ve tektonik levhaların stabilitesine bir tepki olduğunu, ana depremden haftalar, aylar hatta yıllar sürebileceğini açıkladı.

Sultan, Richter ölçeğine göre 6 büyüklüğünde olan depremin 5 derece büyüklüğündeki deprem gücünden 32 kat, Richter ölçeğine göre 4 derece büyüklüğündeki depremden ise yaklaşık bin kat daha büyük olduğuna işaret ederek Richter ölçeğinde 6 büyüklüğündeki depremi havalandırmak için Richter ölçeğinde 4’lük bin depreme ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti.

Araştırmacı, Arap levhasının hareketinin Anadolu levhasına göre yön olarak neredeyse çarpışmalı olduğunu ve onlarca yıldır Anadolu levhasına doğru iki santimetre hızla hareket ettiğini belirterek, Anadolu Levhası kuzeyde hareketi çok yavaş olan Avrasya Levhası tarafından sınırlanırken, bu da Anadolu Riftini sismik açıdan çok tehlikeli kılmakta olduğunuddığını söyledi.

Sultan, 6 Şubat’ta meydana gelen iki depremin muazzam bir enerji açığa çıkardığını, Lazkiye Kilis Fayı’nı hareketlendirerek Richter’e göre 6,4 büyüklüğünde bir depreme yol açtığına,

Kızıldeniz Fayı’nı da hareket sonucu enerji ile doldurduğunu ama bunu ne zaman deprem şeklinde, belki de ayrı ayrı depremler şeklinde salacağının bilinmediğine dikkat çekti.

Sultan, Kızıldeniz fayının Arap levhasını Afrika levhasından ayırdığını ve bunun her iki tarafındaki hareketin çatışmacı olmadığını ve yılda yarım santimetre oranında olduğunu açıkladı.

Sultan, depreme eşlik eden ışıklarla ilgili olarak, deprem öncesi ve sırasında üzerlerindeki yüksek basınç dolu dolomit ve riyolit gibi bazı kayaç türlerindeki kimyasal bileşikler sınıfından olan peroksi bağlarının, oksijenin negatif elektrik yükü ile oksijen anyonlarına dönüştürülmesiyle oluştuğunu dile getirdi.

Sultan, iyonlaşmadan sonra, iyonların kayalardaki çatlaklardan yukarı doğru hareket ettiğini ve atmosfere ulaştıklarında ışık yayan bir plazmayı yansıtan hava cepleri oluşturabileceklerini belirterek bunun, sismolojideki bir araştırma makalesinde tartışılan başka bir açıklama olduğunu, 2014 yılında da yayınlandığını dile getirerek, elektrik hatlarının birçok kez titreşiminden ve sallanmasından yayılan elektrikle ilgili olduğunu gören bilim adamları olduğuna dikkat çekti.

Telegram Kanalımız 

Facebook Sayfamız

Check Also

BM: Gazze Şeridi’ndeki 50.000 Çocuğun Akut Yetersiz Beslenme Nedeniyle Tedaviye İhtiyacı Vardır

NEW YORK (SANA) – Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze Şeridi’nde …