Terörle Savaşın En Kısa Yolları

Bugünlerde terörle mücadelen sıkça söz ediliyor. Uluslararası her toplantıda bu konu ele alınırken somut olarak bu önemi tercüme edecek herhangi ciddi veya fiili bir hareketlenmeye tanık olmuyoruz.

Daha tehlikelisiyse sözde “IŞİD” ve “Nusra” gibi terör örgütlerinin finanse edilmesi yönündeki uluslararası karara rağmen terör örgütlerinin sponsoru olan ülkeler destek ve finans politikasına gider ayak sürdürmekte olup bağlayıcı olması gerekirken uluslararası kararı ayaklar altına almayı sürdürüyorlar.

İşin garip yanı ise terörist grupları finanse eden ve silahlandıran batılı ülkelerin geç uyanmasıyla birlikte, “sert” icraatlar alınması yönünde attığı adımların , söz konusu terörist grupların Suriye ve Irak’ta işlediği katliamların tehlikesine yönelik itiraftan değil bilakis güvenliği olan korku açısından alındığını görüyoruz.

Bununla da yetinmeyerek batı ile Amerika Birleşik Devletleri terörle mücadele meselesine yaklaşımlarını aynı eskiden olduğu gibi “ılımlı muhalefet” olarak nitelendirdikleri bu terör gruplarını “öldürücü olmayan” silahlarla silahlandırmalarıyla seçicilikleri ve çifte standartlılıklarını ortaya dökmektedir.

Bugün, Washington arkasında da batı “IŞİD”e karşı savaş ısrarını iddia ediyor, lakin diğer grupların terörünü görmezden geliyor. Çünkü kendi nazarında yine “ılıman”dır, dost da olabilir veya “narin” veyahut da ortak, seneler sonra da “teröriste” dönüşebilir.

Buradan hareketle öyle görünüyor ki, Amerika’nın terörle mücadele davetleri, bu kanser afetiyle yıllardan beri tek başına savaşan ülkelerin içişlerine karışmaya örtü veya şemsiye temin etmek ve terörü yönetmek için uluslararası koalisyon kurma girişimleri yolunda, genel davetmiş gibi görünüyor.

Amerika ve batıyla yakın ve uzak tecrübeler, her iki tarafın yapacağı herhangi bir hareketlenme, şüphe ve soru işaretleriyle doludur. Bugün de bu şüphe ve soru işaretlerini kaldırmaları için her iki tarafa düşen görev terörle mücadelede safsatalardan uzak bir şekilde silahlandırma ve finansı durdurmaları ile 2170 sayılı Güvenlik Konseyi kararı uyarınca bu işlemi yapan ülkelerin cezalandırılması ve geniş bir şekilde su yüzüne çıkarılması olması gerekiyor.

Kısacası, şüphelere rağmen bu tarafların istemesi halinde, terörün işgal ettiği ve toprak sahibi olan Suriye ve Irak’la istişare ve koordinasyon çerçevesinde terörle mücadeledeki sadık niyetlerini ortaya dökmeleri gerekiyor. Çünkü teröristlerle çatışmanın tabiatını en iyi şekilde bilen ve en büyük güce sahip olan kendileridir. Bundan ötesi ise terörün hedeflerini tamamlayan bir saldırı olacaktır.

Makale Yazarı: Şevket Abu Fahr

Check Also

İngiliz Dergisi The Economist: Gazze İnsan Yapımı Kıtlığın Eşiğinde

LONDRA (SANA) –  İngiliz dergisi The Economist, Gazze Şeridi’nin insan kaynaklı bir kıtlığın eşiğinde olduğunu …